13 Kasım 2007 Salı

En'am Suresi 151-153. Ayetler ve Açıklaması

En'am Suresi 151-153. Ayetler ve Açıklaması. Arapça okuyan Ahmed Bin Ali El Acmi.


(video'yu youtube'da izlemek için tıklayın)

orjinal videoyu indir (3mb)


Meal:

151- De ki: Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım:
O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın,
Anneye babaya iyi davranın,
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin.
Çünkü sizin de onların da rızkını veren Biz’iz.
Çirkin kötülüklerin, fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın.
Allah’ın muhterem kıldığı cana haksız yere kıymayın.
İşte bunları size emretti; umulur ki akıl erdirirsiniz.
152- Yetimin malına, “o erginlik çağına erişinceye kadar o en güzel şeklin dışında” yaklaşmayın.
Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın,
Biz hiçbir nefse, gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyiz.
Söylediğiniz zaman “yakınınız dahi olsa” adil olun.
Allah’ın ahdine vefa gösterin.
İşte bunları size emretti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.
153- Bu Benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun,
Sizi O’nun yolundan ayıracak başka yollara uymayın.
İşte bunları size emretti; umulur ki korkup sakınırsınız.


Açıklamalar:

Rabbimizin getirdiği sınırlamalar, insan hayatının düzeni için Allah'ın belirlediği çizgilerdir ve bunlar tüm ilahi kanunların esas temelini oluştururlar. İlk kısımda “Gelin size Allah'ın neleri haram kıldığını okuyayım” denmiştir yani kendi koyduğunuz sınırlamaları, kuralları bir tarafa bırakın da Allah ne diyor ona bir bakın denir. Mevdudi'nin bu konudaki açıklamalarını temel alarak ayetlerde geçen bazı konulara şöyle değinebiliriz:

“O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın”
İnsan şu durumlarda Allah'a ortak koşmuş demektir:
1.İlah olarak Allah'tan başka bir şey daha kabul ederse.
Hıristiyanların Hz. İsa'yı Rab kabul etmesi veya Hıristiyanlık üçlemesi, Yahudilerin “Üzeyir Allah'ın oğludur” demesi (Tevbe 30-31) veya rahiplerin Rab kabul edilmesi, meleklerin Allah'ın kızları olduğuna inanılması gibi Allah'tan başka bir varlığa ilahlık statüsü verilmesi durumudur.

2. Her bakımdan ve tüm kapsam ve kuşatıcılığıyla yalnız Allah'a ait olan sıfatları bir başka şeye verirse.
Sözgelimi, herhangi bir kişi şu veya bu kimsenin 'gayb' dahil herşeyi bildiğine veya herşeyi duyduğuna, Allah gibi yanılmaz olduğuna O'nun gibi yaratıcı olduğuna, O'nun gibi ya da O'ndan daha merhametli olduğuna, her şeyden haberdar olduğuna vb inanırsa ve bunun gibi yalnız Allah'a ait olan sıfatları o kişiye verirse o kişiyi Allah'a ortak koşmuş olur.

3. Güç ve kudretinde Allah'a bir ortak daha tanırsa.
Allah'tan başka bir kimsenin, yalnızca Allah'a ait güçlerden birine veya tamamına sahip olduğuna inanmak şirktir. Sözgelimi, Allah'ın yanı sıra bir başkasının tabiatüstü bir yolla yarar veya zarar verebileceğine, ihtiyaçları giderip yardım edebileceğine, (-ki biz bu konuda yalnız Allah'tan yardım dileriz ve yardım dilenecek kişi yalnızca Allah’tır. ‘Fatiha- 4’) koruyup gözetebileceğine, çağrıları duyup kaderi tayin edebileceğine veya engelleyebileceğine ve insan hayatı için kanun koyabileceğine inanan Allah'a ortak koşmuş olur.

4. Hakları konusunda Allah'a bir başka ortak daha tanırsa.
Allah'ın insan üzerindeki haklarını tanımamak veya başkasına addetmektir. Sözgelimi, huzurunda insanın elleri bağlı ayakta durması, eğilip secdeye varması, adına adakta ve sunularda bulunulması ve yüceliği karşısında şükür işareti olarak kurban kesilmesi Allah'ın insan üzerindeki haklarıdır. Yine, sıkıntı ve güçlükleri giderilmesi için yalvarılma hakkına sahip olan Allah’tır. Öyle ki müddessir suresinin 56. ayetinde “..Saygı duyulup cezasından sakınmaya lâyık olan da, günahkârların günahlarını bağışlama şanına yaraşan da yalnız O'dur.” denir. Hıristiyanlıktaki günah çıkarma, rahiplerden bağışlanma dileme buna zıttır, günahı ancak Allah bağışlar ve ancak ondan bağışlanma talep edilir, çünkü bu Allah’ın hakkıdır. Aynı şekilde; ibadet edilmeye, yüceltilmeye, bağlanılmaya, en çok kendisinden korkulmaya, bir başka kişi veya şeyden daha çok sevilmeye yalnızca Allah layıktır. Diğer tüm sevgiler O’nun sevgisine feda edilebilmelidir. Eğer bu gibi haklardan biri bile Allah’tan başkasına tanınacak olursa, bu başkasına Tanrı unvanı verilsin verilmesin, böylesi bir durum Allah’a ortak koşmaktır.

“Çirkin kötülüklerin, fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın.”
Arapçada “fevahiş”(fuhşiyat) kelimesi çirkinliği açık-bariz olan her türlü kötü ve çirkin davranışı ifade eder. Kur’an; zina, eşcinsellik, çıplaklık, üvey anne ile evlenme, gibi davranışların bu kategoriye alır. Bunun yanı sıra nakledilen hadislerde; hırsızlık, içki ve dilencilik de ‘fuhuş’ olarak nitelendirilmiştir. Aynı şekilde tüm diğer çirkin işler de ‘fuhuş’ olup, İlahi Hüküm böylesi işlerin açıktan ve gizliden yapılmamasını emreder.

“Allah’ın muhterem kıldığı cana haksız yere kıymayın.”
Allah'ın temel bir ilke olarak çiğnenemez kıldığı insan hayatının kutsallığı burada ilan edilmiştir. Bu ilkenin 'Hak'lı olarak çiğnenmesini yani insan hayatına kıymanın helal olduğu durumları Kur'an üç kuralla ifade edilmiştir. Bunlar:
1. Bir başka insanı kasten öldürmek.
2. Savaş dışında bir seçenek bırakmayacak şekilde İslam'a karşı çıkmak; İslam'ın hâkimiyet ve yerleşmesini engellemeye çalışmak.
3.İslami yönetimin sınırları içerisinde karışıklık çıkarmak(fitne) veya İslami hükümleri devirmeye girişmek.
Hz. Peygamber(s.a.v) bunlara şu iki durumu da eklemiştir:
1. Evliyken zina etmek.
2. İmanından sonra küfredip (irtidat) İslam toplumunu terketmek.
Kim olursa olsun bu beş durum dışında insanın canına kıyılamaz.

“Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar ‘o en güzel (şeklin) dışında’ yaklaşmayın.”
Buradaki "En güzel şekil"; bencil olmamaya, iyi niyet ve yetimin iyiliğine dayalı bulunan; Allah ve insan nazarında reddedilemez şekilde olan demektir. Ayrıca yetimi kimsesiz görüp de malının üzerine yatmayın denir çünkü yetimin kimsesi Allah’tır.

“Allah’ın ahdine vefa gösterin.”
Ahid kelimesi sözlükte “söz verme, antlaşma, sözleşme, mukavele” anlamlarına gelir. Allah'ın Ahdi: 1) İnsanın Allah'la yaptığı sağlam anlaşma, 2) Kişinin Allah adına bir başkasıyla yaptığı dönülmez sözleşme 3) Allah'ın yeryüzünde doğar doğmaz kişi için ortaya çıkan tabii bağlantılardır.
Bunlardan ilk ikisi niyete ve seçime bağlıyken, üçüncüsü ahlaki bir zorunluluktur. İnsanın üçüncü bağlantının seçiminde herhangi bir rolü yoksa da, yine de bu bağlantı ilk ikisi ölçüsünde zorunlu ve yerine getirilmesi gereken bir bağlantıdır. Çünkü Allah insana olağanüstü fiziksel ve zihinsel melekeler vermiş ve yerleşmesi için yeryüzünü donatıp kendisine de her türden rızık ve sınırsız kaynaklar sağlamıştır. Bütün bunlar tabii olarak insan üzerinde Allah adına bazı haklar doğurur. Ayrıca A'raf suresinin 172. ayetinde İnsanın Allah’a verdiği söz şöyle anlatılır: “Hani Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahitler kılmıştı: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ demişti de onlar: ‘Evet Rabbimizsin, şahid olduk’ demişlerdi. Bu, Kıyamet günü ‘biz bundan habersizdik’ dememeleri içindir” Bu ahid İnsanların Allah’ı Rab olarak tanıma konusunda Bezm-i ezelde, kalubelada verdikleri söz olarak nitelendirilir. Bu sözü hatırlamamamız bundan habersiz veya soyutlanmış olduğumuz anlamına gelmez. Çünkü insan yapı itibariyle verilen bu sözün özüyle doğar, yani verilen söz insanın fıtratına(tabiatına) yerleştirilmiştir. Hz. Peygamberin(s.a.v) “Her insan İslam fıtratıyla doğar.” hadisi de buna delil gösterilebilir. Allah verilen bu söze vefa göstermemizi ister.

2 yorum:

  1. selamun Aleyküm,çok güzel ayetler gerçekten.
    Bana ilham oldu diyebilirim.
    fikiralemi.comda bununla alakalı bir şeyler yazacağım.

    YanıtlaSil
  2. aleykum selam.
    kolay gelsin size.
    Allah muvaffak etsin.

    YanıtlaSil

Kendi hesabınızla yorum yapmak istemiyorsanız, aşağıdaki Yorumlama biçimi kısmından Adı/URL kısmını seçip buraya bir isim yazarak veya Anonim kısmını seçip 'isimsiz' olarak yorumunuzu ekleyebilirsiniz.